


Sabuncuoğlu Şerefeddin (M.S. 1385-1470, Amasya, Türkiye)
Amasya’lı ünlü Türk cerrahı Sabuncuoglu Serafeddin, Fatih Sultan Mehmet’e ithaf ettiği bir cerrahname kitabı olan “Cerrahiyet’u¨l Haniyye” adlı eserinde ‘‘mesanede rezidü idrar’’ ve ‘‘üriner retansiyon’’un etyolojik nedenlerini, mesanede kan pıhtısı, püy, inflammation, mesane taşı, idrar yolunda polyp veya fazla doku birikimi (muhtemelen prostat hiperplazisi veya mesane tümörü) olarak tanımlamıştır. Taş gibi tıkayıcı materyali dışarı atmak için ilaçların haricinde karın içi basıncını arttıran bazı manevralar ve hastayı sallamayı önermiştir. Bu yöntemler yeterli olmadığında, doktorun kasatir olarak bilinen bir kateter kullanması gerektiğini ifade etmiştir. Taşa yönelik bir müdahale gerektiğinde, içinde bir telin çalışmasına izin verecek kadar lümeni geniş, gümüşten özel bir kateter kullanmıştır. Tasarladığı bu alet bir kateterin yanı sıra çağdaş bir mesane taşı çıkarıcısının ilkel modeli olmuştur. Eserde erkek uretrasının anatomik eğriliğinin bilindiğini ve yaralanmayı önlemek için mutlaka yağlayıcı kullanılması gerektiğini vurgulamıştır. Sabuncuoğlu ülserli ya da pıhtı ile dolu mesanelerde, kabak şeklinde bir aparat eklenmiş kateterle irrigation yapılmasını önermiştir. Kateter kullanarak mesaneye bazı ilaçlar vermesi intravezikal tedavinin net bir örneği olmuştur. Bunun dışında Sabuncuoğlu’nun resimli anlatımlarında uretraya yerleştirdiği düz bir tüpten uretra içini gözle izlediği, bunun da ilk endoskopi uğraşlarından biri olduğu kabul edilmiştir.
Sabuncuoğlu Osmanlı dönemi Amasya Darüşşifası’nda, konjenital imperfore üriner meatus, meatal stenoz ve hipospadiası tarif etmiş ve bunlarda düzeltici ameliyatlar gerçekleştirmiştir. Meatal stenoz ve hipospadias ameliyatlarından sonra iyileşme olana kadar belli sürelerde uretrada ince kateter tuttuğunu ifade etmiştir.
Amasya şehrinden Sabuncuoğlu Şerafeddin antik Yunan ve Roma’da uygulanan litotomi tekniğini modifiye ederek kullanmış ve önemli cerrahi başarılar elde etmiştir. Sabuncuoğlu, mesane taşı ameliyatından sonra kanama olursa ne yapılması gerektiğini ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır. Kanama olduğu takdirde bu kanın mesanede kalmasının tehlike yarattığını ve dolayısıyla yapılacak müdahalenin son derecede önemli olduğunu bildirmiştir.
Kaynak : Sabuncuoğlu Şerefeddin Cerrahiyet’u¨l Haniyye, İlter Uzel, 1992